Sanal Dunya Forum'a hoşgeldiniz!

Forumumuzdan Tam Olarak Yararlanabilmek İçin Lütfen Üye Olun Sadece 10 Saniyenizi Ayırarak Forumumuza Üye Olabilirsiniz...

Eğer mevcut bir üyeliğiniz varsa lütfen alttaki "Üye Girişi" bağlantısına tıklayın. Üye değilseniz Sanal Türk Forum'u kullamaya hemen başlamak için lütfen aşağıdaki Kayıt Ol Butonuna Tıklayın üyelik formunu doldurun ve "Gönder" tuşuna basın.
Sanal Dunya Forum'a hoşgeldiniz!

Forumumuzdan Tam Olarak Yararlanabilmek İçin Lütfen Üye Olun Sadece 10 Saniyenizi Ayırarak Forumumuza Üye Olabilirsiniz...

Eğer mevcut bir üyeliğiniz varsa lütfen alttaki "Üye Girişi" bağlantısına tıklayın. Üye değilseniz Sanal Türk Forum'u kullamaya hemen başlamak için lütfen aşağıdaki Kayıt Ol Butonuna Tıklayın üyelik formunu doldurun ve "Gönder" tuşuna basın.
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
SD PortalAnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Paris Antlaşmasi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin
Admin
Admin


Erkek
Başak Mesaj Sayısı : 416
Yaş : 33
Nerden : Rize
İş/Hobiler : öğrenci
Lakap : SanalKral
Rep Puanı : 0
Rep Gücü : 56443
Kayıt tarihi : 22/02/09

Paris Antlaşmasi Empty
MesajKonu: Paris Antlaşmasi   Paris Antlaşmasi I_icon_minitimeSalı Mart 17, 2009 4:21 pm

Paris Barış Konferansı

Birinci Dünya Savaşından sonra, Paris’te barış görüşmelerinin yapıldığı konferans. Paris Barış Konferansı, İtilaf Devletlerinin, Bulgaristan’la Selânik, Osmanlı Devletiyle Mondros, Avusturya-Macaristan’la Villa Giusti ve Almanya’yla Rethondes mütarekelerini imzalamalarından ve çarpışmaların resmen durmasından sonra, 18 Ocak 1918’de toplandı. Ancak, konferans toplanmadan önce, 12 Ocak 1919’da Fransa, İngiltere, ABD ve İtalya hükümet başkanları ile dışişleri bakanları bir araya gelerek bir ön görüşme yaptılar. Bu görüşmede, Japonya’nın tam yetkili iki temsilcisinin katılımıyla bir yüksek konseyin kurulması ve önemli konularda bu konseyin yetkili kılınması kararlaştırıldı. Konferans başladı. Daha sonra Japon temsilcileri, görüşülen meselelerin kendi ülkelerini ilgilendirmediğini, küçük devletler temsilcileri de, kendilerine söz hakkı tanınmadığını ileri sürerek konferanstan çekildiler. Böylece Yüksek Konsey, dört batılı devlet başkanından meydana gelen Dörtler Konseyi hâline geldi. Dışişleri bakanları ise, Beşler Konseyi adıyla toplanarak, İkinci dereceden konuları ele aldılar.
Milletler Cemiyetinin temel ilkelerini karara bağlayan, Almanya ile Versailles (Versay), Avusturya ile Saint-Germain (Sen Cermen), Bulgaristan ile Neuilly antlaşmalarını imzalayan dört büyükler, 22 Nisan 1920’de Osmanlı Devleti'ni de Paris Barış Konferansına çağırdılar.
Eski Sadrazam Tevfik Paşa başkanlığında, Dâhiliye Nâzırı Reşit (Rey) Bey, Maârif Nâzırı Fahrettin (Rum Beyoğlu) Bey ve Nâfia Nâzırı Operatör Cemil (Topuzlu) Paşadan meydana gelen Osmanlı heyetine, Paris Barış Antlaşmasının ön şartları bildirildi (10 Mayıs 1920). Buna göre:
Trakya ve Ege bölgesi (Kırkağaç, Akhisar, İzmir, Ödemiş, Tire, Söke, Afyonkarahisar, Kütahya, Balıkesir) Yunanistan’a; başta Antalya olmak üzere Akdeniz bölgesi İtalya’ya; Kahramanmaraş’ı da içine alan Güneydoğu Anadolu Bölgesi Fransa’ya bırakılacak; Doğu Anadolu’da, sınırlarını ABD Başkanı Wilson’ın tespit edeceği bir Ermeni Devleti kurulacaktı. Ayrıca, İstanbul merkez olmak üzere İzmit, Bursa ve Çanakkale’yi de içine alan Boğazlar bölgesinde, Türkiye’nin de katılacağı bağımsız bir idare kurulacak ve kendine has bir bayrağı olacak, bu idarenin maddî işlerini İngiltere, Fransa ve İtalya’nın üyesi bulunduğu bir komisyon yürütecekti. Türk üyeler ancak danışma niteliğindeki görüşmelerde oy kullanabilecek, Devletin bütçesini de bu komisyon düzenleyecekti. Yabancı okul ve yüksekokul mezunu gayrimüslimler veya azınlıklar, Osmanlı ülkesinde her işi serbestçe yapabilecekler, bu uygulama İtilâf devletlerinin denetiminde bulunacaktı. Osmanlı Devleti, silahlı kuvvetlerini sayıca azaltacak, İtilaf devletlerinin izni olmadan tahkimat yapamayacak, 1600 grostonun üzerindeki gemilerinin hepsini, İtilaf devletlerinin emrine verecekti. Yürürlükte kalacak olan Kapitülasyonlardan, İtilaf devletleri başta olmak üzere Yunanistan, Sırbistan, Romanya, Portekiz ve Ermenistan da faydalanacaktı. Bildirilen şartları çok ağır bulan ve hafifletilmesini isteyen Türk heyeti, bu isteğin kabul edilmemesi üzerine, şartları reddederek, 11 Temmuz 1920’de İstanbul’a döndü. Paris Barış Konferansında hazırlanan antlaşma şartları imzalanmadıysa da, daha sonra aynı şartları ihtiva eden Sevr Antlaşması, Sadrazam Damat Ferit Paşa başkanlığındaki Hâdî Paşa, Rıza Tevfik (Bölükbaşı) ve Reşit Hâlis Beyden meydana gelen bir heyet tarafından imzalandı. Ancak, Padişah Vahideddin Han, bu antlaşmayı onaylamadığı gibi, Millî Kurtuluş Mücadelesini başlatmak üzere, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarını Anadolu'ya gönderdi. Böylece Sevr Antlaşması, gerek padişah, gerekse Anadolu’daki kurtuluş hareketi temsilcileri tarafından kabul edilmediği için, geçersiz sayıldı. Paris Barış Konferansı da, yetkilerini yeni kurulan Milletler Cemiyetine devrederek, 24 Aralık 1920’de dağıldı.


Kırım Harbi'nden sonra, 30 Mart 1856 tarihinde, Osmanlı Devleti ile, Avusturya, Fransa, İngiltere, Prusya, Rusya ve Sardunya (İtalya) arasında, Fransa’nın başkenti Paris’te imzalanan sulh antlaşması.
On dokuzuncu yüzyılın ilk yarısında, dünyada iki büyük İslâm devleti vardı. Birisi Osmanlı Devleti, ikincisi Hindistan’daki Gürgâniye (Timuroğulları / Babürlüler) Devletiydi. Her iki devletin sultanları, İslâm dînine bağlıydılar, hattâ İslamiyet'in bekçisiydiler. İslamiyet'i yeryüzünden kaldırmak ve kendi sömürge siyasetini devam ettirmek isteyen İngiltere, güçlü İslâm devletlerinin bulunmasını istemiyordu. Bu sebeple İslamiyet'in bekçileri durumunda olan bu iki devleti yıkmak için planlar hazırladı.

Önce Gürgâniye Devletini parçalamaya karar veren İngiltere, böylece, Hindistan’daki Müslümanları başsız bırakmayı ve Hindistan’ın hazinelerine, ticaretine hakim olmayı planladı. Bunu da zaman içinde başardı.

İngiliz idarecileri, planlarına mâni olacağından korktukları Osmanlı Devletini de devre dışı bırakmaya çalıştılar. Osmanlılarla Rusları savaştırmaya gayret ettiler. Avusturya ve Prusya, Osmanlı-Rus Savaşının önlenmesini istedilerse de, İngilizler çeşitli vaadlerle elde ettikleri Mustafa Reşid Paşa'yı, harbe teşvik ettiler. Yardım edeceklerine, zafer kazanacağına, böylece Osmanlıların bir numaralı adamı olacağına inandırdılar. Mustafa Reşid Paşa, Bâbıâlî’de 163 kişiyi topla***** Rusya’ya karşı harp açılmasına karar verdirdi. Bu kararı, bir hileyle, genç padişah Sultan Abdülmecid Han'a da tasdik ettirdi. Böylece 1853 senesinde, Rusya’ya karşı harp ilan edildi. İngilizler, Rus Çarı Birinci Nikola’nın, Kudüs’te Katoliklere karşı Ortodoksları ayaklandırdığını ileri sürerek, Rusların, Akdeniz’e inmesini istemeyen Fransa’yı da harbe soktular. İngiltere ve Sardunya (İtalya) da Osmanlı Devletinin yanında harbe katıldılar.

Kırım Harbi, Rusya’nın mağlûbiyetiyle sona erdi. 1 Şubat 1856’da, Viyana protokolü ve yapılacak sulhun ana hatları kabul edildi. Savaş resmen sona erdi. Protokolde belirtilen esaslar çerçevesinde, 25 Şubat 1856’da, Paris’te, Barış Konferansı açıldı. Bir ay 4 gün süren ve 30 Mart 1856 târihinde imzalanan Paris Antlaşmasına İngiltere, Fransa, Osmanlı Devleti, Rusya, Avusturya, Prusya ve Sardunya devletleri katıldı. Konferansa Fransız delegesi Walewski başkanlık etti. Osmanlı Devletini Sadrâzam Âlî Paşa ile Mustafa Reşid Paşanın oğlu Paris büyükelçisi Mehmed Cemil Bey temsil ettiler.

Osmanlı Devleti, Kırım Harbinde galip devletler arasında bulunduğu halde, Paris Antlaşmasıyla siyasî yönden kayba uğradı.

34 madde olarak imzalanan Paris Antlaşması, şu hususları ihtiva ediyordu:

Antlaşmanın tasdikinden itibaren müttefik devletleriyle Rusya arasındaki sulh, devamlı kalacak. Taraflar aldıkları yerleri iade edecekler. Osmanlılar ve diğer müttefik devletler, Rusya’ya Sivastopol, Balaklava, Kamış, Gözleve, Kerç, Yenikale, Kılburnu’nu; Rusya ise Anadolu Cephesinde işgal ettiği Kars’ı ve çevresinde işgal ettiği diğer yerleri Osmanlı Devletine iade edecekler. Taraflar, harp suçlularına umumî af ilan edecekler, esirler karşılıklı değiştirilecek. Osmanlı Devleti, Avrupa hukukundan faydalanacak, Osmanlı Devletinin istiklâli ve toprak bütünlüğü korunacak. Bâbıâlî’nin, 18 Şubat 1856 tarihinde, batılı devletlerin teşvik ve baskılarıyla ilan ettiği, Osmanlı Devleti tebaası olan gayrimüslim vatandaşlara yeni haklar ve imtiyazlar sağlayan Islahat Fermanı, antlaşmaya taraf olan devletlerce tescil edilecek. Bu devletler, padişah ve tebaası arasına girmeyecekler, Osmanlı Devletinin iç işlerine karışmayacaklar. Boğazlarla ilgili 1841 Londra Antlaşması aynen yürütülecek, Karadeniz tarafsız duruma getirilecek, bütün devletlerin ticaret gemilerine açık, fakat savaş gemilerine devamlı kapalı olacak. Osmanlı Devleti ve Rusya, Karadeniz’de donanma bulunduramayacağı gibi, tersaneleri yıkıp, yenilerini yapamayacaklar. Tuna Nehrinde ulaşım serbest olacak. Rusya tarafından terk edilecek olan Tuna Nehri deltasının bir bölümü, Boğdan’a verilecek. Tuna’daki gemi işletmeciliği, Avrupa devletlerinin muhafazasında olacak. Kırım, Rusya’da kalmak şartıyla Besarabya’nın bir kısmı, Osmanlı himayesindeki Boğdan beyliğine verilecek, Rusya, Tuna Nehri ağzından uzaklaştırılacak; Eflâk ve Boğdan beylikleri, Osmanlı himayesinde olmakla birlikte sahip oldukları imtiyaz ve haklar genişletilecek, kanunlarını kendileri yapacaklar, millî bir ordu bulundurabilecekler. Bu verilen imtiyaz ve haklar, antlaşmada imzası bulunan devletlerin ortak garantisi altında olacak, hiçbir devlet bu beyliklerin iç işlerine karışmayacaktı.

Sırbistan Prensliği, Osmanlı hakimiyetinde kalmak şartıyla tarafların kefaletinde imtiyazlı olacak. Devletlerin onayı alınmadan Osmanlı Devleti, Sırbistan’a hiçbir şekilde asker sokamayacak, ancak, eskiden olduğu gibi birkaç Sırbistan kalesinde Osmanlı askeri bulunabilecek.

Bu antlaşmaya bağlı olarak, antlaşmaya katılan devletler arasında, 1841’de imzâlanan Londra Antlaşmasını yenileyen Paris Boğazlar Sözleşmesi, Osmanlı Devletiyle Rusya arasında Karadeniz’le ilgili Paris Antlaşması imzâlandı. Daha sonra da yine Paris Antlaşmasına bağlı olarak, Osmanlı Devletiyle Rusya arasında 5 Aralık 1857’de Rusya ile sınır antlaşması imzâlandı.

Paris Barış Antlaşmasıyla, Kırım Harbine son verilmek suretiyle, Osmanlı Devletinin daha fazla yıpranması önlendiyse de, Osmanlı hakimiyeti altındaki Eflâk ve Boğdan ile Sırbistan’a muhtariyet verilmek suretiyle, Osmanlı Devletinin hükümranlık hakları zedelendi ve devletin bölgedeki nüfuzu azaldı. Osmanlı Devleti, doğrudan toprak kaybına uğramadı, fakat siyasî ve ekonomik zarara yol açan dış borçlanma sebebiyle, Avrupa’ya bağımlılığın kapısı açıldı. Antlaşmada, Avrupa devletlerinin, Osmanlı Devletinin iç işlerine karışmamaları belirtilmiş olmasına rağmen, daha sonraki zamanlarda bu antlaşmaya dayanarak devletin iç işlerine karıştılar.

Karadeniz’in tarafsızlığının sağlanmasıyla ve Eflak-Boğdan ve Sırbistan topraklarındaki idarelerin, konferansa katılan devletlerin ortak garantisi altına alınmasıyla, bu bölgedeki Rus nüfuzu da ortadan kaldırıldı. Rusya’nın güneyinde bir tampon bölge meydana getirildi. Bu suretle, Rusya’nın güneye inme ve Akdeniz’e açılma politikası önlendi. Bu ise, Rusya’nın Asya’da genişleme politikasına önem vermesine sebep oldu. Osmanlı Devleti, kongreye, galip devletler arasında katıldığı halde, Karadeniz’le ilgili hususlarda, mağlup devlet olan Rusya ile aynı statüye tâbi tutuldu.

Osmanlı Devletinin, devletler hukukundan faydalanması ve bununla Avrupa devletler ailesinden sayılması kabul edildi. Ancak, bu husus, görünüşten ileri geçemedi. Çünkü Osmanlı Devletinin Avrupa devleti sayılması ve devletler hukukundan faydalanabilmesinin pratikte bir önemi yoktu. Avrupa devletleri, kendi aralarında bile bu prensiplere pek saygı göstermiyorlardı. Bu sebeple, bundan sağlanacak garantilerin kâğıt üzerinde kalması kesindi.

Gayrimüslimler lehine yeni hak ve imtiyazlar sağlayan ve Âlî Paşa tarafından ilan edilen Islahat Fermanının, Paris Barış Antlaşmasında yer alması, Osmanlı Devleti aleyhine yeni bazı hususları ortaya çıkarttı. Avrupa devletleri, her ne kadar bu maddeyle Osmanlı Devletinin iç işlerine karışmamayı garanti ettilerse de, aslında bu fermanın uygulanmasından doğacak meselelerle Osmanlı Devletinin iç işlerine aynı zamanda ve ortaklaşa müdahale edebilecekleri yeni bir kapıyı açmış oldular. Gayrimüslimlere ve Avrupa devletlerine verilen ticari imtiyazlar hüviyetindeki kapitülasyonların kaldırılmayıp, sürdürülmesi de bu müdahaleyi kolaylaştırdı.

Bu sebeplerle Paris Antlaşması, uygulama imkânlarından mahrum şartları ile, Osmanlı Devletinin geleceği için bir garanti olmaktan uzaktı. Bu ise, barışın uzun ömürlü olmamasına sebep olacaktı.

Paris Antlaşması, Kırım Savaşına katılan diğer devletlere doğrudan çıkar sağlayan bir durum meydana getirmedi. Ancak, dolaylı olarak her devlet, kendisine göre bazı çıkarlar elde etti.

İngiltere, Rusya’nın Karadeniz’deki donanma ve tersanelerinin yok edilmesi ve bu denizde donanma bulundurmasını önlemekle, sömürgeleri ve yakın doğu ticareti için büyük bir tehlikeyi, bir müddet için de olsa kaldırmış oldu.

Fransa, Rusya’nın özellikle mukaddes yerler meselesini bahane ederek, Boğazlar ve Akdeniz’e inerek kendi nüfuz sahasına göz diktiğini gördüğünden savaşa girmişti. Paris Antlaşmasıyla bu tehlike önlendi. Ayrıca Kırım Savaşı ve bu müddet içinde yapılan ittifaklar ile önceden kendisine karşı kurulmuş ittifak grubunu parçaladı. Antlaşmanın Paris’te imzalanması ise, Fransa’nın Avrupa siyasetindeki nüfuzunun yükselmesini sağladı.

Sardunya (İtalya) da, Paris Konferansına katılmakla, İtalyan birliğini kurma düşüncesini, devletlerarası bir kuruluşta tanıtma ve savunma imkânına kavuştu. Böylece İtalyan birliği meselesini, Avrupa politikasının konuları arasına sokturma fırsatını elde etti.

Netice olarak, Kırım Savaşı sonunda imzalanan Paris Antlaşmasıyla, Avrupa’da yeni bir siyasî denge kurulmuş oldu. Bütün bunlara rağmen, Paris Antlaşmasının getirdiği barış, çeşitli sebeplerle uzun ömürlü olmadı. Nitekim antlaşmanın hemen arkasından, Osmanlı Devleti ve diğer Avrupa devletleri, yeni iç ve dış meselelerle karşı karşıya geldiler
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://sanaldunya.forumtwilight.com
Admin
Admin
Admin
Admin


Erkek
Başak Mesaj Sayısı : 416
Yaş : 33
Nerden : Rize
İş/Hobiler : öğrenci
Lakap : SanalKral
Rep Puanı : 0
Rep Gücü : 56443
Kayıt tarihi : 22/02/09

Paris Antlaşmasi Empty
MesajKonu: Geri: Paris Antlaşmasi   Paris Antlaşmasi I_icon_minitimeSalı Mart 17, 2009 4:21 pm

Maddeleri

Tamamı 34 madde olan Paris barış antlaşmasının getirdiği başlıca hususlar şunlardı :
Taraflar savaş sırasında işgal ettikleri toprakları iade edeceklerdir.

Osmanlı Devleti Avrupa devletler topluluğunun bir üyesi olacak, toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı Avrupa devletlerinin ortak garantisi altına konacaktır.

Osmanlı Devleti ile antlaşmayı imzalayan devletlerden biri veya birkaçı arasında anlaşmazlık çıkarsa, taraflar kuvvet kullanmadan önce, diğer imzacı devletlerin aracılığını kabul edeceklerdir.

Osmanlı padişahının 28 Şubat 1856'da ilan ettiği "Islahat Fermanı" devletlere tebliğ edilecek ve devletler de bunu kabul edeceklerdir. Bu ferman, ilgili devletlere, Osmanlı Devleti'nin iç işlerine karışma hakkı vermeyecektir.

Boğazların kapalılığını öngören 1841 Boğazlar Sözleşmesi esaslarının devamlılığı kabul edilecektir.

Karadeniz tarafsız olacak ve askerlikten tecrit edilecektir. Karadeniz'deki tüm tersaneler yıkılacak ve hiçbir devletin donanması bulunmayacaktır.

Tuna'da ulaşım serbestisi yeniden kurulacak ve bunu sürekli kılmak için antlaşmayı imzalayan devletlerin temsilcilerinden bir "Tuna Komisyonu" kurulacaktır.

Eflak ve Boğdan'a muhtariyet verilecek ve muhtariyet devletlerin ortak garantisi altına alınacaktır. Her iki eyaletin de birer meclisi olacak ve hiçbir devlet Eflak ve Buğdan'ın iç işlerine karışmayacaktır.

Sırbistan'ın daha önce Osmanlı Devletlinden almış olduğu hak ve imtiyazlar devletlerin ortak garantisi altında olacak ve Osmanlı Devleti izinsiz olarak Sırbistan'a askeri müdahalede bulunmayacaktır
Sonuçları

Antlaşmanın Avrupa için önemi, Rusya tarafından bozulan uluslararası dengenin tekrar tesis edilmesidir.

Osmanlı Devleti açısından ise: Başlangıçta Rus tehlikesi bertaraf edildi; Osmanlı Devleti, devletler genel hak ve hukukundan faydalanma imkanı elde etti; Avrupa konseyine girme hakkını kazandı. Ancak, toprak bütünlüğü ve bekası Avrupa büyük devletlerinin kefilliği altına girdi. Karadeniz'de Rusya ile aynı muameleye tabi tutulması haksızlık olarak ortaya çıktı. Keza devletin tamamen bir iç meselesi olan Islahat Fermanı'na antlaşma metni içinde yer verilmesi, müteakip yıllarda iç işlerine müdahale zemini hazırladı.

İngiltere, Akdeniz ve Hindistan'a giden ticaret yollarını güvenceye aldı. Özellikle Rus Karadeniz donanmasının yok edilmesi, İngiltere'nin sömürgeleri ve Akdeniz ticareti için değerli bir garanti oldu.

Fransa'da İngiltere gibi ekonomik çıkarlar elde etti. Doğu Akdeniz'e yönelik Rus tehlikesi bertaraf edildi ve Napolyon döneminde Fransa'ya karşı kurulmuş olan devletler cephesi parçalanmış oldu.
Piyemonte, İtalya Birliği konusunu Avrupa siyasetinin gündem konusu olmasını sağladı.

Rusya, kuvvetli bir devlet olduğunu kanıtladı. Osmanlı Devleti konusunu ileri bir döneme erteledi.

Paris Antlaşması ile yeniden kurulan uluslararası denge 1870'de Prusya'nın Fransa'yı mağlup etmesi ve Alman Milli Birliği'nin kurulmasına kadar devam etti. Bu tarihten itibaren Avrupa'da Alman üstünlüğü dönemi başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://sanaldunya.forumtwilight.com
 
Paris Antlaşmasi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Bilgi Bankası :: Liseliler :: Tarih - Çağdaş Türk Dünya Tarihi-
Buraya geçin: